Son dakika haberlere göre: Casusluk suçundan başlatılan soruşturmada İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ siyasal casusluk suçundan tutuklandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ın “siyasal casusluk” suçundan tutuklanmasına ilişkin hakimliğin yazısında, şüphelilerin belirli bir hiyerarşi içerisinde iştirak halinde casusluk faaliyetlerinde bulunduklarının anlaşıldığı belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ile Necati Özkan, Merdan Yanardağ ve Melih Geçek hakkında “casusluk” suçundan başlatılan soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ’ın sulh ceza hakimliğindeki sorguları tamamlandı. Hakimlik, İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ’ın üzerlerine atılı “siyasal casusluk” suçundan tutuklanmalarına karar verdi.
SULH CEZA HAKİMLİĞİNİN YAZISI
Sulh ceza hakimliği karar yazısında, Ekrem İmamoğlu’nun elebaşı olduğu iddia edilen çıkar amaçlı suç örgütünün amacının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturma amacıyla gerçekleşen yolsuzluk eylemlerinin yanında uluslararası desteği sağlamak için casusluk eylemlerini de gerçekleştirdikleri belirtildi.
Şüpheliler Özkan ve İmamoğlu’nun başta İBB’ye ait kurumsal hesaplar olmak üzere çok sayıda seçmenin sosyal medyasına ve iç yazışmalarına erişmek yöntemiyle 2019 seçimlerinde avantaj sağlamaya çalıştıkları kaydedilen yazıda, şüphelilerin askeri ve siyasal casusluk suçundan örgüt yöneticisi Gün ile birlikte hareket ettikleri, özellikle İmamoğlu’nun bilgisi ve talimatı ile Özkan’ın çok sayıda belediyeye ait veriyi Ostin isimli internet ortamına aktardığı ve şüpheli Gün vasıtasıyla yabancı istihbarat servislerinin de desteğini alarak önde olmak maksadıyla analiz ve raporlama işlemlerini gerçekleştirdikleri vurgulandı.
Yazıda, bu hususların etkin pişmanlık ifadesi veren Gün’ün beyanlarıyla da doğrulandığı, özellikle şüpheli Gün’ün raporlama sürecinde istihbarat servislerinden destek aldığı, dolayısıyla belirli bir hiyerarşi içerisinde iştirak halinde casusluk faaliyetlerinde bulunduklarının anlaşıldığı belirtildi.
Şüpheli Yanardağ’ın ise Gün’ün talimat ve yönlendirmeleriyle genel yayın yönetmeni olduğu, TELE1 kanalını araç olarak kullanmak suretiyle casusluk faaliyetlerinin basın ayağını oluşturduğu anlatılan yazıda, Gün’ün talimatlarıyla yapılan analiz ve raporlamalar neticesinde yaptığı yayınlar ile algı oluşturmaya çalıştığı ifade edildi.
Yazıda, Yanardağ’ın bu eylemleri karşılığında düzenli olarak elden maddi menfaat temin ettiği, bu hususun tanık beyanı ile doğrulandığı dikkate alındığında somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, tutuklama sebebinin var kabul edilebileceği, atılı suç için kanunda öngörülen ceza miktarı ile suçun konusu ve ağırlığı dikkate alındığında, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklamanın ölçülü olacağı kanaatine varıldığı ve şüphelilerin ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verildiği aktarıldı.
Hüseyin Gün’ün etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle Ekrem İmamoğlu’nun elebaşı olduğu iddia edilen suç örgütü ve casusluk bağlantıları hakkında emniyette ve savcılıkta ayrıntılı ifade verdiği öğrenilmişti.
Gün ve soruşturma kapsamında ifade veren Melih Geçek, başka suçtan tutuklu olmalarından dolayı bulundukları cezaevine gönderilmişti.
SAVCILIĞIN SEVK YAZISI
Soruşturma kapsamında savcılığın sulh ceza hakimliğine tutuklama talebiyle gönderdiği sevk yazısında, 112 Acil Çağrı Merkezince yönlendirilen Ü.D.A’nın ihbarının içeriğinde, şüpheli Hüseyin Gün’ün İsrail, İngiltere ve ABD lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğunu, görüşmelerini gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiğini söylediği ifade edildi.
Gün’ün farklı ülkelerde gerçekleşen iç karışıklıkları finanse ettiğini ve yine Türkiye’de gerçekleştirilen seçimlerde hükümet aleyhine propaganda gerçekleştirmeleri için kişi veya kişilerin finanse edilmesinde aktif rol aldığını beyan eden Ü.D.A’nın, ifade için davet edilmesi üzerine Gün’e ait dijital materyalleri (kriptolu telefon ve el yazısı doküman) incelenmek üzere teslim ettiği ve soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
Yazıda, Gün hakkındaki MASAK incelemesinde, halihazırda herhangi ticari işletmesi bulunmamasına rağmen yüklü miktarda yurt içi ve dışı para transferlerinin olduğu, hesaplarında 85 milyon lira tutarındaki paranın nakit olarak çekiminin gerçekleştirildiği ve bu tutarın kullanımına ilişkin herhangi bir alım-satım kaydına rastlanılmadığı anlatıldı.
El yazısı defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde ise şüpheli Hüseyin Gün’e ait olduğu değerlendirilen belgeler içerisinde farklı ülkelerde gerçekleşen darbe girişimi, iç karışıklık olaylarıyla alakalı hususlardan bahsedildiğinin görüldüğü yazıda belirtildi.
Yazıda, Gün’ün Türkiye geneli görüşmüş olduğu kişi veya kurumları günlük olarak not aldığı, İngiltere lehine faaliyet gösterdiği değerlendirilen istihbarat elemanları ya da İngiltere’de siyasi faaliyetlerde bulunan kişilere Türkiye ile ilgili konularda bilgi aktarımında bulunduğu ifade edildi.
Gün’ün iş insanı kisvesi altında, istihbarat servisi elemanı olarak faaliyetlerde bulunduğunu anlaşıldığı belirtilen yazıda, iltisaklı kurumlardan gelen araştırmalar neticesinde Ekrem İmamoğlu’nun elebaşı olduğu iddia edilen çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi şüpheli Gün’ün Bylock benzeri kripto program olan ve farklı suç örgütlerince kullanılan “Wickr” isimli haberleşme programını kullandığı anlatıldı.
Yazıda, soruşturmanın şüphelileri İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ hakkındaki tespitlere yer verildi.
ŞÜPHELİ NECATİ ÖZKAN HAKKINDAKİ TESPİTLER
Şüpheli Hüseyin Gün’e ait telefonun notlar kısmında “Wickr Jupiter1881 sehergul1950” şeklinde kayıtlı bir notun olduğu, aynı bölümün farklı not içeriğinde “Bluestar81 Necati W Handle” ibarelerinin bulunduğu farklı bir notun da kayıtlı olduğu yazıda kaydedildi.
Not içerisinde geçen “handle” kelimesinin yapılan açık kaynak araştırmasında sosyal medya tabiri ile kullanıcı adı-adım anlamına geldiği, dolayısıyla not içerisinde belirtilen “Bluestar81 Necati W Handle” ibarelerinin Necati isimli kişi tarafından kullanılan “Bluestar81” rumuzlu hesap olduğunun anlaşıldığı ifade edilen yazıda, “Bluestar81” rumuzlu kişinin Necati Özkan olduğunun tespit edildiği belirtildi.
Yazıda, şüpheliler Gün ile Özkan arasındaki mesajlaşma içeriklerinin yapılan açık kaynak araştırmasında “Wickr” olarak bilinen uygulama üzerinden gerçekleştirilen görüşmeler olduğunun belirlendiği aktarıldı.
Görüşme içeriklerinde “dijital istihbarat toplama, İmamoğlu için gerçekleştirilen çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar, 70 bin gönüllünün acil aktive edilmesi gerektiği, Murat Ongun’un cep telefonu uzaktan erişimli dinlemeye izin verebilecek casus yazılım ile enfekte olduğu, bu nedenle Murat’ın Ekrem Bey ile yapılacak hassas özel kampanya toplantılarına telefonunu götürmemesinin çok önemli olduğu” hususlarının ve konularının belirtildiğinin tespit edildiğine yazıda dikkat çekildi.
Ekrem İmamoğlu hakkında yapılan araştırmalarda ise Hüseyin Gün’ün dijital materyallerinde bulunan ve İBB veri tabanına ait olduğu tespit edilen veriler üzerinden çok sayıda vatandaşın kişisel bilgilerine erişim sağladığı, söz konusu verilerinin temininin dolaylı olarak Necati Özkan tarafından sağlandığı ifade edildi.
Şüpheli Hüseyin Gün’ün beyanında da yer aldığı üzere, şüpheli Necati Özkan’ın internet aleminin yer altı olarak nitelendirilen dijital ortama, başta “ibb.gov.tr” olmak üzere belediyeye ait çok sayıda mail adresinin ve şifresinin şüphelinin talimatı ile aktarıldığı yazıda yer aldı.
İBB’YE AİT MAİL İÇERİKLERİ VE DATALARIN İSTİHBARAT SERVİSLERİ TARAFINDAN ELE GEÇİRİLDİĞİ İDDİASI
Yazıda, şüpheli Gün tarafından mail adresi ve şifrelerle belediyenin gizlilik ihtiva eden belge ve iç yazışmaları başta olmak üzere mail içeriklerindeki datalara erişildiği, bu datalar ile analiz çalışmalarının gerçekleştirildiği kaydedildi.
İşin analiz kısmının şüpheli Gün’ün ortağı olan Aaron Bar’ın gerçekleştirdiği, bu kişinin de ABD istihbarat servisinin dijital projeler kordinatörü olduğu, dolayısıyla İBB’ye ait mail içerikleri ve dataların istihbarat servisleri tarafından ele geçirildiği ve bu datalarla algı oluşturmak suretiyle seçimin şüpheli Ekrem İmamoğlu lehine manipüle edildiği yazıda anlatıldı.
Yazıda, yine Aaron Bar tarafından geliştirilen ve istihbarat servislerince de kullanılan “PQ” isimli yazılım ile seçmenlerin sosyal medya paylaşımlarını ve özel mesajlaşmalarına ulaşıldığı, bunun şüpheli İmamoğlu’nun talimatıyla gerçekleştirildiği, 19 Nisan 2019 tarihli Teftiş Kurulu Başkanlığına şüpheli Ekrem İmamoğlu imzası ile gönderilen yazıda dışarıdan belirlenecek 3 uzman ve 2 belediye müfettişine tüm datalara erişme, inceleme yapma ve kopyalama yetkisinin verildiği vurgulandı.
Bu hususun özellikle seçim çalışmalarında yabancı istihbarat servislerine data sağlamak maksadıyla gerçekleştiği, bahse konu veriler üzerinden gerçekleştirilen analiz işlemlerinin yabancı istihbarat servisleri güdümünde gerçekleştirildiği, analiz işlemlerinin yapılmasında kişiler arasındaki gizli/özel verilere erişim sağlandığı yazıda ifade edildi.
Yazıda, istihbarat servisi elemanlarından elden edilen verilerin hiyerarşik silsile içerisinde Hüseyin Gün, Necati Özkan ve Ekrem İmamoğlu arasında aktarımının sağlandığı, geçmiş dönemde kamuoyuna yansıyan “İBB 2019 Veri Kopyalama” sürecinin gündemden kaldırılması amacıyla yabancı istihbarat servisi elemanı Aaron Bar, Özkan ve Gün’ün müşterek hareket ederek algı faaliyetlerinde bulundukları kaydedildi.
Şüphelilerin bu çalışmayı İmamoğlu’nun talimatıyla gerçekleştirdiklerine yazıda dikkat çekildi.
“‘İSTANBUL SENİN’ İSİMLİ PROGRAM İLE AYNI USULLE VERİ SIZDIRILDI”
Yazıda, söz konusu “2019 Veri Kopyalama” süreci ile alakalı oluşan gündemin, İmamoğlu’nun veri kopyalama izin yazısı doğrultusunda oluştuğu, bu bahisle bahse konu eylemde de İmamoğlu’nun iştirakinin bulunduğu, vatandaşların kişisel verileri üzerinden gayri-resmi gerçekleştirilen seçim propagandası sonucu İmamoğlu’nun menfaat sağladığı, gerçekleştirilen eylemlerden İmamoğlu’nun bilgisinin ve dahilinin bulunduğuna dair şüpheli Gün’ün ifadesinin bulunduğu anlatıldı.
“Wickr” isimli kripto programın içeriğinde şüpheliden “Mayor” olarak bahsedildiği, bu durumun etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan Gün tarafından da doğrulandığı, farklı bir soruşturmada tespiti yapıldığı üzere benzer bir data sızması durumunun İBB tarafından oluşturulan “İstanbul Senin” isimli programda da söz konusu olduğu ve aynı usulle veri sızdırıldığı yazıda ifade edildi.
Yazıda, “Seçim süreci sonrası Hüseyin Gün isimli şüphelinin Ekrem İmamoğlu’nu makam odasında çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu, mevcut deliller ve itirafçı beyanı ele alındığında şüpheli Ekrem İmamoğlu isimli şahsın hiyerarşi silsilesi içerisinde vatandaşların kişisel bilgilerini mevcut nüfuzun kullanılması suretiyle ele geçirilerek yabancı istihbarat servisi elemanlarına aktarıldığı, takibi süreçte siyasi maksatlı menfaat edinme gayesinde bulunduğu ve bu iştirakin Necati Özkan ve Hüseyin Gün isimli şahıslar ile birlikte gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.” ifadesi kullanıldı.
Yazıda, “Tüm bu gerekçelerle Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütünün amacının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturma amacıyla gerçekleşen yolsuzluk eylemlerinin yanında uluslararası desteği sağlamak için casusluk eylemlerini de gerçekleştirdikleri, şüpheliler Özkan ve İmamoğlu’nun başta İBB’ye ait kurumsal hesaplar olmak üzere çok sayıda seçmenin sosyal medyasına ve iç yazışmalarına erişmek suretiyle 2019 seçimlerinde avantaj sağlamaya çalıştıkları, bu kapsamda askeri ve siyasal casusluk suçundan tutuklu Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi Hüseyin Gün ile birlikte hareket ettikleri, özellikle şüpheli İmamoğlu’nun bilgisi ve talimatı ile Necati Özkan isimli şahsın çok sayıda belediyeye ait veriyi Ostin isimli internet ortamına aktardığı ve şüpheli Hüseyin Gün vasıtasıyla yabancı istihbarat servislerinin de desteğini alarak bir adım önde olmak maksadıyla analiz ve raporlama işlemlerini gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir.”
ŞÜPHELİ YANARDAĞ’IN CASUSLUK FAALİYETLERİNİN BASIN AYAĞINI OLUŞTURDUĞU İDDİASI
Bu hususların Gün’ün beyanları ile de doğrulandığı, şüpheli Gün’ün raporlama sürecinde istihbarat servislerinden destek aldığı, dolayısıyla şüphelilerin belirli bir hiyerarşi içerisinde iştirak halinde casusluk faaliyetinde bulundukları ifade edilen yazıda, şüpheli Yanardağ’ın ise şüpheli Gün’ün talimat ve yönlendirmeleriyle genel yayın yönetmeni olduğu TELE1 kanalı araç olarak kullanmak suretiyle casusluk faaliyetlerinin basın ayağını oluşturduğu anlatıldı.
Yazıda, Yanardağ’ın, şüpheli Gün’ün talimatlarıyla yapılan analizler ve raporlamalar neticesinde yaptığı yayınlar vasıtasıyla algı oluşturmaya çalıştığı ve bu eylemlerin karşılığında da düzenli olarak gizliliğe riayet edilmek maksadıyla elden maddi menfaat temin ettiği, bu konunun da tanık beyanı ile doğrulandığı ifade edildi.
Şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu yazıda kaydedildi.
EKREM İMAMOĞLU’NUN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan, Merdan Yanardağ ve Melih Geçek hakkında “casusluk” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında savcılıkta ifade veren İmamoğlu, şüpheli Hüseyin Gün’ü tanıdığını hatırlamadığını, bu soruşturma başlatıldıktan sonra avukatları tarafından kendisine bir fotoğraf gösterildiğini yine hatırlayamadığını ancak soruşturmada yer alan söz konusu ziyareti hatırladığını söyledi.
İmamoğlu, ifadesinde, “Hatırladığım kadarıyla bu ziyaret 2019’da İBB Başkanı olarak seçildikten sonra tebrik amaçlı yapılmış bir ziyaretti. Fakat her ne kadar ziyareti hatırlasam da fotoğrafta bulunan kadın şahsın ismini hatırlamıyorum, ama sadece bu kadının şık giyimli ve adeta evlat yaklaşımlı bir kadın olduğunu hatırlıyorum. Bu hatırladığım anekdot haricinde belirttiğim üzere Hüseyin Gün isimli şahsı tanımam.” şeklinde beyanda bulundu.
“‘WİCKR ME’ İSİMLİ MESAJLAŞMA PROGRAMINI İLK DEFA DUYDUM”
Şüpheli Hüseyin Gün’den ele geçirilen dijital materyallerde, “Wickr Me” programında “Mayor”, “Başkan”, “Ekrem Başkan” olarak bahsedilen kişinin kendisi olup olmadığı, görüşme içerikleri ile bu içeriklerde geçen verilerin kim tarafından ne şekilde temin edildiği, temin edilmesi ya da kurum ve kuruluşlara paylaşılması yönünde talimatı veya bilgisi olup olmadığı, “PPTX” dosyalarının kendisine gönderilip gönderilmediği ya da bu dosyaların hazırlatılması veya hazırlanması yönünde talimatı olup olmadığı İmamoğlu’na soruldu.
İmamoğlu, bu soruyu şu şekilde yanıtladı:
“Sormuş olduğunuz ‘Wickr Me’ isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum. Dolayısıyla bu programda üyeliğim daha önce hiçbir şekilde olmamıştır. Belirttiğiniz tespitlerde ‘BLUESTAR81’ kullanıcı isimli şahıs olduğunu iddia ettiğiniz Necati Özkan ve ‘JUPİTER1881’ kullanıcı isimli Hüseyin Gün olduğunu iddia ettiğiniz şahıslar arasında gerçekleşen yazışma içeriklerindeki ‘Mr Mayor, İmamoğlu, Başkan, Başkan Bey, Ekrem Başkan’ şeklinde yapılan yazışmalardaki kastedilen şahsın ben olup olmadığımı bilmiyorum. Ama tahminimce Ekrem İmamoğlu ismi ile kastedilen ben olabilirim fakat bu yazışmalar ile bir ilgim yoktur, adıma bu şekilde yapıldığı iddia edilen yazışmalarla alakalı hiçbir şekilde bilgim yoktur. Bu konu ile de ilgilenmiyorum. Yazışmalarda geçen sorduğunuz ‘150 bin kişilik dijital ordu’ şeklindeki ibare ile ne kastedildiğini bilmiyorum. Ama tahminimce İstanbul gönüllüleri kastedilmiş olabilir ama daha önceden de belirttiğim gibi okuduğunuz tüm yazışmalar ile alakalı bilgim bulunmamaktadır.”
İmamoğlu’na, “Tarafınıza yöneltilen ‘İBB veri tabanı kopyalama’ ifadesiyle alakalı olarak gerçekleştirilen açık kaynak tetkiklerinde, bahse konu veriler açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen veriler midir? Herhangi bir şekilde veri paylaşımında bulunuldu mu? Bulunuldu ise talimatı siz mi verdiniz? Ne şekilde, ne sebeple ve kim-kimlerle paylaşıldı? Veri içerikleri neleri kapsamaktadır?” sorusu yöneltildi.
Şüpheli İmamoğlu, “Söz konusu belgeyi (İBB veri tabanıyla ilgili yazılan yazı) İBB Başkanı olarak göreve başladığım Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ben yazmıştım. Bahse konu belgenin yazılış amacı İBB’ye ait her türlü kurum evrakının güvenliğinin sağlanması amacı iledir, başkaca herhangi bir amacı yoktur.” yanıtını verdi.
İmamoğlu, Özkan ve Gün arasındaki mesaj kayıtlarıyla ilgili bilgisi ve alakası olmadığını belirterek, “Görüşme içeriklerinde geçen ‘Başkan’ şeklinde belirtilen ve benim bir toplantıya katılacağıma dair belirtilen yazışma içeriği hakkında da bilgim yoktur.” dedi.
Hüseyin Gün ve Gün’ün manevi annesi olduğunu belirttiği S.A. arasındaki yazışmalar hakkında ve Gün’ün S.A’ya gönderdiği iddia edilen İngilizce yazıların olduğu ekran görüntüsü ve Gün’ün kendisiyle toplantı yapacağı iddiasıyla ilgili yazışma içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını söyleyen İmamoğlu, S.A, Hüseyin Gün ve kendisinin olduğu fotoğrafın tebrik ziyareti için çekildiğini dile getirdi.
“SEÇİM KAMPANYAMIN 15 GÜNE İNDİRİLMESİ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN DEĞİLDİR”
Şüpheli Hüseyin Gün’ün kendisi hakkındaki ifadesinin okunmasının ardından İmamoğlu, ifadesine şöyle devam etti:
“Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasındaki yazışma içeriklerinden hiçbir şekilde bilgim yoktur. Söylemiş olduğunuz tarihlerden ve yazışma içeriklerinden anladığım kadarıyla Necati Özkan ile Hüseyin Gün arasındaki iddia edilen temas, Hüseyin Gün’ün ‘mayıs sonu haziran başı’ şeklindeki ifadesi ile seçimden 15-20 gün öncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla 15-20 günlük bir temas ile benim seçim kampanyama ne şekilde katkının verildiği ya da tanımadığım Aaron Barr isimli şahıs ile Hüseyin Gün’ün iddia ettiği temas kurularak seçim kampanyama verildiği söylenen katkıyla alakalı benim o dönemlerde yoğun bir seçim trafiği de yaşadığım göz önüne alınarak bilmem ve ilgilenmem mümkün değildir. Dolayısıyla söz konusu ifade içeriği ile alakalı diyecek bir hususum yoktur. İlgilenmiyorum. Aynı zamanda Gün’ün manevi annesi olarak belirttiği şahıs ile beni ziyareti sonrasında benim kendisine iddia edildiği haliyle kampanya sürecindeki yardımları için teşekkür ettiğime dair hususu da şuan hatırlamıyorum. Çünkü o dönem başkan seçildiğim için çok sayıda insana teşekkür etmişimdir. Kendisine, destek sunduğunu söylemiş ise nezaketen teşekkür etmişimdir.”
İmamoğlu, Gün tarafından hakkında verilen beyanların saçma yorumlardan ibaret olduğunu dile getirerek, “Belirttiğim üzere Haziran 2019 başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve iddia ettiği şekliyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten şahsın 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi kesinlikle akla mantığa uygun değildir. Çünkü ben o dönem 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremin adeta çöpe atılarak sadece 15 güne indirilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. 6 yaşında Kuran-ı Kerim okumayı bilen bir şahıs olarak CIA çalışanı olduğu belirtilen Aaron Barr isimli şahsın bana muhafazakarlara nasıl davranmam ile alakalı tavsiyelerde bulunması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla söz konusu beyanlarla alakalı diyecek bir şeyim yoktur.” diye konuştu.
İmamoğlu ifadesini, “Benim ne istihbarat örgütleri ile ne istihbarat örgütlerinin çalışanları ile hiçbir şekilde bilgim alakam olamaz. Üzerime atılı suçlamaları yukarıda da belirttiğim üzere kabul etmiyorum. İkinci ifadeyi de incelediğimde absürt bir suç isnadı olduğunu düşünüyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir.” sözleriyle tamamladı.
GÜN, İNSANLARIN ÖZEL YAZIŞMALARINI ANALİZ ETTİKLERİNİ İTİRAF ETTİ
Şüpheli Gün, emniyetteki ifadesinde, lehine olan hususlarda etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti. Şüpheli Merdan Yanardağ ile “manevi annesi” dediği S.A. aracılığıyla tanıştığını, kendisine maddi destekte bulunduğunu belirten Gün, “Hayat görüşü açısından saygı duyduğum bir insandır. Kendisinin ne şartlar altında yayın yaptığını ve gazetecilik yapmaya çalıştığını bilirim. Maddi açıdan sıkıntılı bir yayın hayatı vardır. Bu yüzden hem anne yadigarı olması hem de saygı duyduğum bir gazeteci olması sebebiyle kendisine yılda birkaç kez olmak üzere cüzi miktarlarda yani 2 bin-3 bin avro ya da dolar tutarında destek verirdim.” ifadelerini kullandı.
Gün, bu desteğin tamamen manevi amaçlı olduğunu savunarak, paraları zaman zaman yüz yüze, bazen de annesinin şoförü aracılığıyla verdiğini öne sürdü.
Emniyet incelemesinde, Gün’ün dijital materyallerinde 5 bin 697 kişinin kaydı bulunduğu, bu kişiler arasında yabancı ülke istihbarat servisleri mensupları ve üst düzey bürokratların da yer aldığı tespit edildi.
Şüpheli Gün, İngiltere dış istihbarat servisi MI6’in başında 2020’den 2025’e kadar görev yapan Richard Moore ile arasında gerçekleşen 393 saniyelik tek seferlik telefon görüşmesine ilişkin “Kendisini İngiltere Büyükelçisi olduğu dönemden tanırım. Üzerinden çok fazla zaman geçtiği için görüşme içeriğini hatırlamıyorum. O dönemde ortak tanıdığımız David Charters isimli emekli bankacı aracılığıyla tanışmıştım. Sonraki süreçte MI6 başkanı olduğunu basından duydum ama o süreçte herhangi bir irtibatım olmadı.” beyanında bulundu.
“Sistemimiz, yasal olmayan yollardan da veri sağlayabilecek donanımdaydı”
Şirket ortağı olduğunu öne sürdüğü eski CIA çalışanı Aaron Barr’ın Ekrem İmamoğlu’na iletilmek üzere raporlar hazırladığını iddia eden Gün, “İmamoğlu’na iletilmek üzere raporları kendisi hazırlardı. Bu raporlarda İmamoğlu’nun nasıl bir yol izleyeceği ve hangi konulara odaklanacağı kısmını Aaron Barr belirlerdi. Bana göndermiş olduğu raporları ben Necati Özkan’a, o da Ekrem İmamoğlu’na iletirdi.” ifadelerini kullandı.
Gün’ün, Barr ile WhatsApp üzerinden yaptığı İngilizce yazışmaların Türkçe dökümleri de dosyaya girdi.
Yazışmalarda, Barr’ın, kampanya için yapılacak analizlerle ilgili “Kitleyi, trendleri, algıyı, kilit kanaat önderlerini, onları etkileme yollarını ölçebiliriz. Bunu çok ince detaylara, psikometriye kadar bölebiliriz. Etkili olmanın yolu, kilit etki platformları ve kişilikler inşa etmek veya kanaat önderlerini etkilemektir. Biz bu istihbaratı sağlayabiliriz.” dediği belirlendi.
Başka bir mesajında ise Barr’ın “Biz kendi oluşturduğumuz sosyal medya profillerini kullanarak platformlardaki sayfaları okuyoruz ama bunu bir insanın yapabileceğinden çok daha hızlı yapıyoruz. Buna ‘web scraping’ deniyor. Gelecekte verilere daha geniş erişim sağlamak için API’leri kullanabiliriz ancak gizlilik riski doğabilir.” ifadelerini kullandığı yazışmalarda tespit edildi.
Bu yazışmalara ilişkin Gün, “Sistemimiz sadece açık kaynaktan değil, gizli yani yasal olmayan yollardan da veri sağlayabilecek donanımdaydı.” dedi.
Şüpheli Gün’e telefon irtibatları da soruldu
Şüpheli Gün’ün telefon rehberinde İBB Sözcüsü Murat Ongun’un da bulunduğu tespit edildi.
Bu konuya ilişkin Gün, “O dönemde eski istihbaratçı Aaron’ın bana gönderdiği ve devamında Necati Özkan’a ilettiğim raporda Murat Ongun’un telefonuna casus yazılım yüklendiği belirtilmişti. Bu bilgiyi Necati’ye aktardım. Ongun’a iletip iletmediğini bilmiyorum. Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı özel toplantılarda veri sızma ihtimaline karşı uyarmıştım.” açıklamasını yaptı.
Şüpheli Gün’ün telefon incelemesinde, Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in oğlu Chemi Peres, Eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Eski Ermenistan Başbakanı Karen Karapetyan, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2017-2019 arasında Yardımcı Asistanı Fiona Hill ile FETÖ sanığı eski savcı Zekeriya Öz’ün yurt dışına kaçırılmasını organize ettiği iddia edilen Aytaç Ocaklı’nın da arasında bulunduğu 14’ü istihbarat görevlisi olmak üzere, bürokrat, eski büyükelçi ve rütbeli askerlerden oluşan 34 irtibatı da ifadede soruldu.
Gün, telefon rehberinde CIA, MI6, Mossad gibi kurumlarla bağlantılı eski istihbaratçılar ve çok sayıda yabancı bürokratın numarasının bulunmasıyla ilgili, “Birçok bürokrat ya da iş adamının numarasının bende bulunması ticari geçmişimden dolayı normaldir.” ifadesini kullandı.
“Bir suç örgütü olduğunu bilseydim kesinlikle böyle bir çalışmada yer almazdım”
İfadesinde Gün’e, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma yazısında, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce tanzim edilen rapor içeriğinde, İmamoğlu suç örgütü yöneticisi olduğunuz yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Herhangi bir suç örgütü içerisinde yer aldınız mı?” sorusu yöneltildi.
Şüpheli gün bu soruya, “Ben kesinlikle İmamoğlu suç örgütü ya da başkaca bir örgüt içerisinde yer almadım. Sadece Ekrem İmamoğlu’na iletilmek ve seçim kampanya sürecinde kullanılmak üzere yapmış olduğum analiz çalışmalarını Necati Özkan’a ilettim. Ancak bu yaptığımın bir suç olduğunu veya bu kişilerin bir suç örgütü olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Bir suç örgütü olduğunu bilseydim kesinlikle böyle bir çalışmada yer almazdım. Bu süreci de tüm samimiyetimle yukarıda anlattım.” yanıtını verdi.
Söz konusu raporda, kendisinin örgüt yöneticisi olduğuna ilişkin değerlendirmeler ile şüpheliler Necati Özkan, Naim Erol Özgüner, Melih Geçek, Emrah Yüksel, Iraz Bayrak, Şehide Zehra Keleş, İsmet Koyun’un kendisine bağlı “örgüt üyesi” olduğunun belirtildiği ifade edildi.
“İmamoğlu, yönlendirmelerimizi uygulardı”
Bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve aralarındaki ticari ilişki veya irtibatlarının olup olmadığının sorulması üzerine şüpheli Gün, şu yanıtı verdi:
“Ben bu suç örgütü içerisinde değilim. Bilerek isteyerek suç örgütü kastı içinde hiçbir faaliyetim olmamıştır. Ekrem İmamoğlu isimli şahsı medyadan da yıllar öncesinden beri tanırım. Bu kişiyle diyaloğum Necati Özkan ile olan eylemlerimizden kaynaklıdır. Ben raporları Özkan’a iletirdim. Özkan da bu raporları Ekrem İmamoğlu’na aktarırdı. İmamoğlu her raporum doğrultusunda eylemde bulunmazdı. Yani bazı raporlarım Ekrem İmamoğlu’nun nasıl davranması ne şekilde hareket etmesiyle alakalı olduğundan bunları uygulardı. Yani sinir hali durumları ya da muhafazakar kesime davranış tarzı ile alakalı yönlendirmelerimizi uygulardı. Fakat bazı durumlar mesela bölgelerin beklentileri yada ne tarz çekinceleri oldukları hususlarında gerekli eylemleri Özkan, ‘İstanbul gönüllüleri’ üzerinden gerçekleştirirdi. Hazırlamış olduğumuz raporlar Aaron Barr ve teknik ekibimde bulunan diğer kişiler tarafından hazırlanırdı.”
İmamoğlu’nun nasıl davranması gerektiği ya da bu konulara dikkat etmesi gerektiğine ilişkin analiz yapmadığını, bunların Barr yönetimindeki teknik ekip tarafından hazırlandığını dile getiren Gün, “Rakip olarak bulunan parti destekçilerinin kendi aralarındaki yazışmaları Aaron Barr ve teknik ekip tarafından analiz edilirdi. Oluşabilecek olumsuz haberlere karşı önlem alınırdı. Bu verilerin gizli, insanların özel yazışmalarından da oluşan verilerden analiz edildiğini Necati Özkan da bilirdi. Ben bu konuda aldığım riskleri Necati ve kampanyada bulunan kişilere hatta İmamoğlu’na bile Özkan üzerinden aktarmıştım.” ifadelerini kullandı.